Kayıtlı kullanıcılar
Kullanıcı
Şifre

Beni hatırla


Karışık fotoğraf

galata kulesi
galata kulesi
Yorumlar: 0
Mustafa Cambaz

bursa ulu cami
bursa ulu cami

            

Önceki Fotoğraf:
bursa ulu cami

 
 Sonraki Fotoğraf:
bursa ulu cami


bursa ulu cami
Açıklama: Ulu Cami… Bursa’nın simgesi… İslam dininin en yüksek mertebeli ibadethaneleri sıralamasında; Mekke’deki Mescid-i Haram, Medine’deki Mescid-i Nebevi, Kudüs’teki Mescid-i Aksa, Şam’daki Emeviye Camii’nden sonra beşinci… Evliya Çelebi’nin deyimiyle Bursa’nın Ayasofya’sı… Osmanlı’ya uzun yıllar başkentlik yapmış Bursa’ya Yıldırım Beyazıt’ın en güzel armağanı… Anadolu Türk mimarlığının en büyük ilk camisi… Erken dönem Osmanlı sanatının en önemli örneği… Ulu cami modelinin en gelişmiş şekli… Her köşesi eşit detaylandırılarak Osmanlı mimarisinin kullandığı genel etkiyi en iyi yansıtan abidevi eser…

Osmanlı Devleti’nin dördüncü hükümdarı Yıldırım Beyazıt tarafından 1396- 1399 yılları arasında mimar Ali Neccar’a yaptırılan Bursa Ulu Cami, Osmanlı’nın çok sahnlı cami örneklerinden en mükemmeli. Yirmi kubbeli camide, on iki sütunlu yirmi bölüm var. 3180 metre karelik iç alanıyla oldukça büyük bir cami fakat bölümler ve sütunlardan dolayı azameti pek fark edilmiyor. Ortadaki camlı kubbe (aydınlık feneri), bir taraftan cami içinde bulunan şadırvanı örterken diğer taraftan da caminin aydınlanmasını sağlıyor.
Restorasyon kapsamında onarımdan geçirilen şadırvanın farklı şekillerde anlatılan bir hikayesi var. Rivayete göre, caminin inşa edileceği yerdeki yapıların istimlâkı sırasında bir Yahudi kadın evini satmak istemeyince zorla alınmış. Gönül rızası olmadan alınan yerde namaz kılınmaz gerekçesiyle de evin yerine gelen kısımda şadırvan yaptırılmış…
Bursa Ulu Cami, Türkiye’de bulunan 80 ulu camiden en bilinenidir ve ortasındaki şadırvanıyla da ünlüdür. Bir çok kişi sadece bu camide şadırvan olduğunu zanneder. Halbuki ulu camilerin ayırıcı özelliklerinden biri de içinde şadırvan bulunmasıdır. Yani şadırvan Bursa Ulu Cami’ne mahsus değil, diğerlerinde de var.

Caminin mermer kaide üzerinde yükselen minarelerinde tuğla kullanılmış. Taş külâhlar ise 1889 yılına kadar ahşap üstüne kurşun kaplıymış. Bir yangında tahrip olunca bu tarihten sonra taş olarak yenilenmiş, üslûbunda da Barok kullanılmış… Hiç de iyi edilmemiş…

Bursa Ulu Cami’nin içi bir hüsn-i hat sergisi gibi. Duvarlar ve kalın ayaklar hatlarla bezenmiş. Camiye girişte ilk dikkat çeken unsur olan bu yazı ve levhalar, zamanın ünlü hattatları olan Yesari Mehmet Efendi, Mehmet Aziz Efendi, Mehmet Şefik Bey ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin de aralarında bulunduğu 21 hattatın kaleminden çıkmış. Duvar ve sütunlarda 45’i levha, 87’si duvar yazısı olmak üzere 132 hat var. Bu hatlarda 3 adet sûre, 47 âyet, 3 ayrı tarzda Ayet’el- Kürsi, 14 hadis, 25’in üzerinde tesbihat ve Esma’ül- Hüsna yazıları, Allah (cc), Muhammed (sav) ve İslâm büyüklerinin isimleri, 2 adet şiir, 3 tane de beyit bulunuyor.
Bir not: Onarım nedeniyle fotoğrafını çekemediğim büyük mihrapta, yanında hattatın kaleminin de asılı olduğu, Mevlâna Hazretlerini hatırlatan müsenna bir çift Allah Hû yazısı var. Mevlid-i Şerif’in yazarı Süleyman Çelebi bu mihrapta namaz kıldıran ilk imamlardan biri olmuş.

Bursa Ulu Cami minberinin dünyada bir benzeri yok. Kündekâri tekniğiyle çivi kullanılmadan 6666 parçadan yapılan bu eser, ahşap sanatının güzel örneklerinden olup Selçuklu’dan Osmanlı’ya geçişi simgeliyor… Yan kanatlarındaki kabartma motiflerde, güneş sistemiyle kâinatı sembolize eden ve caminin en önemli birimi olan bu sanat harikasını maalesef çekemedim. Çünkü Haziran 2006’da başlayan restorasyon çalışmaları gittiğim tarih 17 Mayıs 2008’de halen devam ediyordu.

Caminin yirmi kubbeli oluşunun bir hikâyesi var. Rivayete göre Yıldırım Beyazıt, Niğbolu Zaferi öncesinde savaşı kazanmak için dua etmiş ve yirmi cami yaptırmayı adamış. Zaferden sonra damadı Emir Sultan Hazretleri’nin tavsiyesiyle yirmi cami yerine yirmi kubbeli tek bir cami yaptırmış. 1402’deki Ankara Savaşı’nda Beyazıt’ın esir düşmesinden sonra Timur camiyi ahır olarak kullanmış, 1403 yılında Moğol Şeyhi Emir Bedrüddin yaktırmış, 1413’te Karamanoğlu Mehmet Bey’in kuşatması sırasında cami tekrar yanmış. Onarımınıysa, Beyazıt’ın oğlu Çelebi Mehmet gerçekleştirmiş ve cami 1421 yılında ibadete açılmış. 1855’teki büyük depremde 17 kubbesi çöken cami, onarılarak 1862 yılında tekrar ibadete açılmış. 1889 yangınında da hasar görmüş. Bütün bunlara rağmen günümüze kadar ilk dönemki ihtişam ve dokusunu koruyarak gelebilmiş. Bugünlerde de kapsamlı bir onarımdan geçirilen cami için Mehmed Muhyiddin Üftade Hazretleri bir beytinde; “Ey büyük cami veya ey büyüklerin toplandığı yer. Seni gece ve gündüz ziyaret edenlere müjdeler olsun.” Diyor… 17/ 05/ 2008
Kelimeler:  
Tarih: 25.05.2008 00:59
Görüntülenme: 1869
İndirilme: 3
Oylama: 5.00 (1 Oy(lar))
Dosya boyutu: 43.5 KB
Ekleyen: Mustafa Cambaz

Powered by DNAsoft